Modern 50cc Motosikletlerin Sorunları son zamanalarda araştırılıyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkmış olan 50cc motosiklet sınıfı taşıtlar, bisikletler ile motorlu taşıtlar arasında bir köprü görevi görmüştür. Bu yazımızda sizlerle beraber Modern 50cc Motosikletlerin Sorunlarını konuşacağız.
1970’li yıllarda Avrupa’da zirveye ulaşan 50cc motosikletler, 1990’lı yıllardan itibaren modern motosikletlerle iç içe geçmeye başlamıştır. Günümüzde sadece modern motosiklet şasisi kullanılarak 50cc motosiklet üretimi gerçekleşmektedir.
Modern 50cc Motosikletlerin Sorunları Nelerdir?
Ancak bu durum, 50cc motosikletlerin önceden sahip olmadıkları pek çok soruna sahip olmalarına sebebiyet vermiştir. Bu sorunlar özellikle yakıt ekonomisi ve performans etrafında şekillenmektedir ve 50cc motosikletlerin sahip olmaları gerekenden daha düşük bir performansa sahip olmalarına neden olmuştur.
İşte Modern 50cc Motosikletlerin Sorunlarının günümüzde sahip olduğu sorunların tam listesi. (Bu yazı için şoför ağırlığı 70 kilogram alınmıştır.)
Ağırlık
Modern motosikletler öncüllerine kıyasla çok daha ağırdır, bu da doğal olarak daha yüksek güç gerektiği anlamına gelmektedir. Eski 50cc motosikletler, diğer adlarıyla pırpırlar veya mobiletler, ortalama 30-40 kilogram civarında boş ağırlığa sahipti ve şoförleriyle beraber 110 kilogram civarında bir ağırlıkları vardı.
Ancak modern motosikletler ortalama 80 kilogram boş ağırlığa sahiptir, bazı senaryolarda bu 90 kilograma kadar çıkabilmektedir. Bu da 50cc bir motorun ortalama ağırlığının 150 kilogram olacağı anlamına gelir.
Ağırlık artıp aracın gücü değişmediğinde güç/ağırlık oranı azalır, bu da daha düşük bir performans demektir. Güç/ağırlık oranı özellikle yokuş çıkma performansında önem arz eder ve ağır olup güçsüz bir yürüyene sahip olan araçların yokuş çıkma performansı da doğal olarak düşüktür. Bu sorun modern motosikletlerde CVT (kayışlı) ve dört vitesli şanzımanlarla çözülmeye çalışılmıştır.
Hız
50cc motosikletler piyasaya ilk çıktığında hızları saatte 35-40 kilometreye kadar çıkabiliyordu. Bu durum bir nevi yürüyenin araca sunduğu doğal bir sınırdı. Ancak 1960’lı yıllardan itibaren 2 beygir sınırı aşıldı ve bu durum bu araçların hızlarını saatte 45-50 kilometreye kadar çıkardı.
Günümüzde 50cc motosiklet modelleri, firmasına ve bölgeye bağlı olarak 2-4 beygir arasında güç üretmektedir. “Spor moped” olarak adlandırılan yüksek performans modeller ise 5 beygiri geçmektedir.
50cc gibi küçük bir hacmin sahip olabileceği her türlü performans ise, günümüzde saatte 45 kilometrelik bir hız limitiyle kelepçelenmiştir. Bu hız limiti 1960-1970 yıllarında anlaşılabilen, fakat günümüzde gerekliliği olmayan, hatta motosikletin performansına zarar veren bir limittir.
Ortalama bir modern 50cc motosiklet, hız limiti kaldırıldığında saatte 70-80 kilometreye kadar çıkabilmektedir. Hatta 1970’li yıllarda İngiltere’de gerçekleşmiş spor moped furyasında piyasada satılan motorsikletler ve Aprillia RS50 gibi modern yüksek performans motosikletleri saatte 100 kilometrenin üzerine çıkabilmektedir.
Kısmen Türkiye piyasasına özel olan bir sorun da bu motosikletlerin motor gücünün 90’lı yıllarda ülkemizde üretime geçen Peugeot 103 (Pejo Pırpır) motosikletlere kıyasla çok az artmış olmasıdır.
Bu da ağırlık sorunuyla bağlantılı olarak motosikletin hızlanmasına ve yokuş çıkma performansına zarar vermektedir. Günümüz Türkiye piyasasında satılan en güçlü yerli üretim 50cc motosikletler 3 beygirin biraz üzerindedir.
Yakıt Ekonomisi
İlk iki sorunun bir bileşeni olan bu sorun, bir taşıtın tasarımında önemli bir unsur durumundadır, ve 50cc motosikletler yürüyenlerinden ötürü potansiyellerine tam anlamıyla ulaşamamaktadır. Küçük olduğu için yüksek devirde çalışmak zorunda olan bir motor ve aşırı kısa vitesler yakıt ekonomisinin en büyük düşmanıdır.
Günümüzde ortalama bir 50cc motor 100 kilometrede 2.2 litre yakmaktadır, bu da motorun kendi hacminin 40 katından fazladır. Günümüzde Türkiye piyasasında 50cc motor hacimli olup 100 kilometrede 2 litreden az yakan motosiklet modeli sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Geçmişte kısmen daha düşük güç seviyelerine de bağlı olmak üzere 100 kilometrede 1.6 litre yakan 50cc motosiklet modelleri üretilmiştir. Bu motosiklet modelleri iki zamanlı (yağ yakan) motorlar kullandıkları halde yakıtta bu kadar cimri olabiliyorken, iki zamanlılara kıyasla daha az yakan dört zamanlı motorlara, hatta karboratörden daha az benzin harcayan enjeksiyon teknolojisine sahip olan motorsikletlerin bundan da az yakması beklenir.
100cc Motosikletler
Bu ilk üç soruna ek olarak Türkiye piyasasında 100cc motosiklet sınıfının varlığı da 50cc motosikletlerin sahip olduğu bir diğer sorundur. 100cc motosikletler A2 ehliyetle kullanılabilir ve tıpkı 50cc motosikletler gibi Motorlu Taşıtlar Vergisinden muaftır. 50cc motosikletler ise buna ek olarak B sınıfı ehliyetle kullanılabilir ve aslen M sınıfı taşıt olarak geçer.
100cc motosikletleri 50cc modellere kıyasla daha albenili yapan bir diğer faktör ise doğal olarak daha yüksek olan performansıdır. Saatte 45 kilometre hız sınırına tabi olmayan 100cc motosikletler genellikle 50cc motosikletlere kıyasla daha düşük devirlerde çalışabildikleri için daha az yakmakta ve daha uzun mesafe gidebilmektedirler.
50cc Sınıfı Gerekli mi?
20. yüzyılın ikinci yarısında oldukça kullanışlı olan 50cc motosiklet sınıfı taşıtlar; özellikle ülkemizde 100cc piyasasının varlığı, aşırı yükselen araç ağırlığı ve belirlenen yasal sınırların yakıt ekonomisine verdiği zararlar sebebiyle, yoğun ve hareketli bir piyasaya sahip olsalar da günümüzde teknik anlamda geçerliliğini kaybetmiştir.
100cc motosikletler ile aralarında çok az fiyat farkının bulunması ve performans ile yakıt ekonomisi konusunda daha doyurucu olmaları ise 100cc motosikletleri 50cc motosikletlere kıyasla daha cazibeli yapmıştır. O yüzden yine kullanıcı adayının tercihine kalmakla beraber, giriş seviyesi bir motosiklet alınacaksa tercihin 100cc motosikletler yönünde yapılması daha yerinde olacaktır.
Günümüz piyasasında iyice yer edinen elektrikli motosiklet modellerinin ise, görece düşük menzillerinden dolayı 50cc motosikletlerin yerini tam olarak alma durumu ise bulunmamaktadır. Ortalama bir 50cc motosiklet, bütün sorunlarına rağmen bir depo ile en az 150 kilometre gidebiliyorken, elektrikli motosiklet için ise bu mesafe 60 kilometredir.